1. İsim küçük/hor görme, küçümseme, önem vermeme, cesaretini kırma, akamete uğratma.
    throw cold water on someone's
    hopes: birisinin ümidini/cesaretini kırmak.
    pour cold water on a plan: bir planı akamete uğratmak.
pişmiş aşa soğuk su katmak.
birinin fikirlerini kuşkuyla karşılamak Fiil
ümidini/cesaretini kırmak.
hevesini kaçırmak, soğutmak, küçümsemek, alaya almak, …'e itiraz etmek. 19
troubled waters: müşkül durum.
ılıman, içkiden sakınan, suyu içkiye tercih eden. Sıfat
yalnız soğuk akarsuyu olan. Sıfat
modern sıhhî tesisatı olmayan (kaloriferi, sıcak akarsuyu bulunmayan).
a cold-water flat. Sıfat
sıcak ve soğuk akarsuyu olmak Fiil